1 Şubat 2012 Çarşamba

"son"a bağlanamayan mevzu

         Düşünen ve sorgulayan insanlar gün be gün bir şeyler fark ederler. Benimde bugünkü "farkedişim" şöyle gelişti; genelde dinlenme halindeyken olup bitenleri düşünürüm ( her insan gibi), bu da beni geçmişimi düşünmeye sevk eder (bazı insanlar gibi) , geçmiş günleri düşünmem de geçirdiğim değişimleri, (bir kaç insan gibi)....Geçirdiğim değişimleri geçen zamana oranladığımda pay ve payda arasındaki farkın oldukça büyük oluşu bugünkü "farkedişim"i başlatmış bulundu. Geçen zaman mı beni değiştirdi, ben mi zaman geçirme şeklimi değiştirdim bilemedim. Yeni değişimlerimden biri olan "kötümserlik" huyumu bu konunun dışında tutup iyi değişimlerim de olduğunu söylemeliyim. Genelde "çok değiştin sen" cümlesi geçtiğinde akla gelen kötü olan değişimlerdir. Esasen, etrafımızda bu kadar kötü şeyler varken, en azından kendi hayatımızdaki iyi şeyleri diplerden çıkarıp görünen bir yerlere koymakta fayda var diye düşünüyorum. Belki yapmacık bir optimist yaklaşım gibi gelse de denemesi çok zevkli. Ben yaptım bunu, geçen zamanla mı değiştiğim yada zaman geçirme şeklimi mi değiştirdiğim mevzusunu bir yana koydum, var olan "değişim" olaylarını düşündüm. Tepkilerim, yaklaşımlarım, sabır seviyem, keyif aldığım şeyler gibi hayatımdaki bir çok koyu çizgimin silikleştiğini ya da hepten renk değiştirdiğini gördüm. Örneğin iyi huylu  olarak en sevdiğim değişim şu; önceden kahvaltı yapmayı sevmezdim fakat şimdi gün içinde en çok özenerek yaptığım şeylerden biri..O keyfi seviyorum:) Başka bir örnek de hiç çiçek büyütme alışkanlığım ve sorumluluğum yoktu, su bile vermek aklıma gelmezdi, şimdilerde bunu da özenerek yapıyorum, bırak sulamayı eski dalları buduyorum, odamda 3 tane çiçek büyütüyorum 1 de değil :) 
            Kötü huylular için bir dolu örneğim var, ilk aklıma geleni; zamanında yalnızlığı değil de tek başıma kalmayı çok severdim, kendimle baş başa kalmaya bayılırdım, keyif alırdım tek başıma bir şeyler yapmaktan, genelde tüm hobilerim tek başına yapılan şeylerdi, ama şimdilerde tek başımayken ne yapacağımı bilemiyorum ve aşırı sıkılıyorum, kendi kendime tüm kapılarımı kapattığımı görüyorum gördükçe yılıyorum, yıldıkça mecalsizleşiyorum kendimle uğraşmak için ve büsbütün iletişimi koparıyorum. Eskiden saçma şeyleri dinleyip kafa yormaya felsefe çıkarmaya bayılırdım:) şimdi saçmalıklara katlanamıyorum, boş konuşmak gibi geliyor eskiden fantastik gelen bir çok şey (bir çok şey diyorum,her şey değil,hala bazen saçmalıklar üzerinden fantastik şeyler düşünürüm:) Bu gibi iyi ve kötü huylu değişimlerim var daha fazla örnek vererek dikkat dağıtmayacağım..
          Şimdi yazarken tekrar düşünüyorum çiçek büyütmeyi sevmeye başlamam,ya da tek başıma vakit geçirmekte zorlanmam; zamanın beni değiştirmesi mi, yoksa ben mi zamanı çiçek büyütmeyi sevecek kıvama ve kendimden sıkılacak hale getiriyorum? Eğer zaman beni değiştiriyorsa ayvayı yedik..Ama ben zaman geçirme biçimimi değiştiriyorsam bu ihtiyacım nereden doğuyor? İlerleyen yaşın dinamizmi yada hantallığı mıdır sadece, yoksa içinde bulunduğum çevreye karşı oluşturduğum adaptasyonlar mıdır? 
          Korkarım bu mevzuyu bir "son"a bağlamayacağım. Ne demişler düşünüyorsan yaşıyorsun demektir:) Kendime düşünecek bir mevzu olarak bırakacağım bu konuyu..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder